top of page
Leaves Shadow

Toplum Hekimliğinden Halk Sağlığına

Toplum Hekimliğinin 15 Yılı, 1978

Doçentlik sınavı, aşılması gereken önemli bir basamak oldu. Öylesine mutlu bir ortamda çalışıyor, güzel işler yapıyorduk ki, toplum hekimliği ile uzmanlık belgemizde yazan halk sağlığı kavramının farkının ayırdında bile değildik. Evet doçentlik belgemde de Halk Sağlığı alanı yazacaktı. YÖK sonrası Toplum Hekimliği Enstitüsü’nün adı Halk Sağlığı olarak değiştiği gibi, diğer üniversitelerin halk sağlığı bölümlerinden daha ayrıcalıklı işlerin yapılması için sağlanan ortamlar da Hacettepe Üniversitesi'nin elinden alındı. 

 

Bu farkındalığı ve ilgili gelişmeleri en güzel anlatan, ilk kez düzenlenen Ulusal Halk Sağlığı Kongresi açılışında, o sırada Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı olan Prof. Dr. Nusret Fişek’tir. Kongre, Antalya’da 7-11 Kasım 1988’de TTB tarafından düzenlenmişti. Açış Konuşmasını “İstanbul Halk Sağlığı Bülteni, Kongre Özel Sayısı, Ocak 1989, yıl 3, Sayı 7:5-6” kaynağından alıntı yaparak sunuyorum: 


Değerli Arkadaşlarım, 
… Bulaşıcı ve salgın hastalıklar ile savaş konusundaki araştırma ve uygulamalar bir yana bırakılırsa, halk sağlığı bilimleri bugünkü durumuna I. Dünya Savaşı sonrası gelişmelerle erişmiştir. Bu çabalarda öncü, Harvard Üniversitesi Halk Sağlığından Prof. Rosenau’ dur. Rockfeller Vakfı da farklı yerlerde Halk Sağlığı Fakülteleri açılmasında önemli rol oynadı. Ülkemizde İstanbul Tıp Fakültesinde Halk Sağlığı konusu Hıfzıssıhha adı altında Cumhuriyet döneminden önce okutulurdu. Ankara ve Ege de aynı doğrultuda eğitimini sürdürdü. 1936 yılında, Dr. Refik Saydam, Hıfzıssıhha Okulu’nun açılışında halk sağlığında mezuniyet sonrası eğitimin gereğini vurgulamıştır. “Kamu sağlığı ile ilgili işler yalnız fakülte sıralarındaki eğitim ile çözümlenecek işler değildir.” demiştir.  İlk müdür Dr. Collins zamanında, ABD’ye birçok hekim gönderip (Dr. Cemal Or örneğin) halk sağlığı bilimlerini geliştirmeyi amaçlamıştı Bakanlık.  Bununla beraber, ne halk sağlığı eğitimi, ne halk sağlığı araştırmaları gelişmiş ülkelerdeki gibi ilerleyemedi. Bakteriyoloji araştırmaları önde gelen işlerdi. 1958 de Dr. Lütfü Kırdar Hıfzıssıhha Okulunu bir bilim merkezi olarak yapılandırmak için akademik kadroyu, DSÖ ile bir anlaşma yaparak geliştirmeyi sağladı. Halk sağlığı araştırmalarının yapılması, tıpta halk sağlığı uzmanlığının olması, Population Council desteğinde 1963 Bilgi Tutum Davranış Araştırması, 1967 Türkiye Nüfus Araştırması (ABD yardımı ile) bu yıllarda oldu. 1965 sonrası Sağlık Bakanlığının Halk Sağlığı bilimine önem vermemesi ile, yetişen insanlar bu kadrolarda kalamadı, bir kısmı üniversitede devam ettiler (Nevres Baykam, Rahmi Dirican, Orhan Köksal gibi). 1963 de kurulan Hacettepe Tıp Fakültesi’nde üç ana birimden biri Toplum Hekimliği Enstitüsü (THE) idi.  Toplum Hekimliği ve Halk Sağlığı yakın kavramlar. İkisi de sağlığı kamu açısından ele alır. Toplum Hekimliği II. Dünya Savaşı sonrası gelişmiş bir kavram. Koruyucu ve tedavi edici hekimliğin entegrasyonunu öngörür. Tıp eğitiminde ileri bir yaklaşımdır. THE 1980 yılına kadar gelişti. 6 profesör, 11 doçent, 3 öğretim görevlisi, 18 uzman ve 24 asistan, halk sağlığının çeşitli dallarında uzmanlaşmışlardır. Adı konmamış bir Halk Sağlığı Fakültesi idi adeta. Araştırmacılık ve uzmanlık eğitimi alanında önemli oldu. Burada 15 yılda 108 HS uzmanı yetişti. Ancak YÖK Başkanı Doğramacı, Halk Sağlığı için Rektör Doğramacı’nın ilgisini göstermedi. THE kapandı. Böyle bir yapının korunması için, Güvenlik Konseyine kadar yapılan girişimler sonuçsuz kaldı. Doğramacı’nın, Uluslararası Tıp Eğitimi Kongresinde Hacettepe’de Toplum Hekimliği eğitimine verdiği önemi anlatması bir çelişkidir! Geç de olsa, Türkiye’de halk sağlığı bilimlerinin gelişmesi için bir merkez kurulacağına inanıyorum, bunu sizler yapacaksınız.  İlk adım olarak halk sağlığında temel bilimler olan epidemiyoloji ve biyoistatistik uygulamalarını tıpta ve halk sağlığı araştırmalarında kullanacak düzeyde öğretmek görevdir. İkinci öncelik halk sağlığı araştırmalarını desteklemektir. TTB yasasının verdiği görevler arasında halk sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesini destekleme görevi vardır… 1960’lı yıllara kadar ülkemizde halk sağlığını bir bilim olarak geliştirmek için çabalayan birkaç kişi vardı. Bugün sayımız 100 ü aştı. TTB de halk için çalışanları desteklemeyi sürdürecek ve bundan onur kazanacaktır. 
Saygılar sunarım.”

Toplum Hekimliğini, tıp eğitimimize, halk sağlığı ve sosyal tıp yaklaşımıyla koruyucu hekimlik ve tedavi hekimliğini birlikte kapsayan tümelci kavram olarak yerleştiren Fişek, hekimliğin yalnız hastalıklarla ilgilenen bir bilim alanı değil, insan ve toplumun çevresiyle birlikte her tür sağlık sorunlarını inceleyen ve çözüm arayan bir alan olduğunu benimsemişti. Toplum hekimliği üzerinde tartışmalar farklı bakış açıları ile yıllardır irdelenmekte, savunulmaktadır

 

(Fişek NH, Erdal R. Primary Health Care: a continous effort, World Health Forum. 1985; Vol.6,: 230-31.)

(Lathem W. Community medicine: Success or failure? New England Journal of Medicine. 1976;295(1):18-23. doi:10.1056/nejm197607012950105.)

Bu hekimlik anlayışını tıp öğrencilerine benimsetmek ve kliniklerle işbirliği yapmak amacıyla kurulan Toplum Hekimliği Enstitüsü, Hacettepe Tıp Fakültesinde tıp eğitimini uzun süre etkiledi. Ne mutlu ki, ben bu dönemin öğrencisi ve çalışanı oldum. Öğretim üyelerinin bir kısmı Nusret Fişek’in Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı sırasında uygulanmaya başlayan Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi hizmetlerinde Türkiye’de farklı illerde tanıdığı başarılı sağlık yöneticileri ve sağlık ocağı hekimleriydi. Dr. Doğan Benli Van’ın başarılı Sağlık Müdürü olması nedeniyle yapılan davet üzerine ekibe katılmış, halk sağlığı uzmanı olmuştu örneğin. Bu öykülerle ilgili ne yazık ki bir belge, bir kayıt yok. Kulaktan kulağa öğrendik bu bilgileri. Bu metni hazırlarken, Dr. Ayşe Akın’a ekibe katılma öyküsünü sorduğumda, Erzurum’da Çat Sağlık Ocağı Hekimliği sırasında, bir talebi olmadan Sağlık Müdürü’nün önerisi ile bölüme girdiğini paylaştı. Dr. Nevzat Eren de Erzurum’un başarılı Çevre Müdürü olarak bölüme davet edilmişti. Toplum hekimliğinde ilk uzmanlar olarak, 1970’li yıllarda almışlardı belgelerini. Diğer uzmanlar da, toplum hekimliği kavramını öğrendiklerinde, çekiciliğine kapılarak bölüme gelmişlerdi; Hacettepe’nin ilk mezunlarından Dr. Zafer Öztek ve Dr. Sabahat Tezcan gibi. Farklı konularda uzmanlaşan deneyimli uzman ve öğretim üyesi ile olumlu eğitim ortamında birlikte yaşayarak geliştik. Korkusuz, belirsizlik yaşamadan öğrenirdik. Bol uygulamalı, planlı ve programlı idik. 
 

Başlangıç yıllarında, isteyen asistanlar Halk Sağlığı Uzmanlığına ek olarak başka klinik dallarda da uzman olmuşlardı. Bölümde çalışan klinik uzmanlar arasında sonradan halk sağlığı uzmanı da olanlar vardı. Kanımca bu birliktelik, toplum hekimliği uygulamalarını zenginleştiren bir yapıydı ancak bu uzmanların bir kısmı klinik alanlarda çalışmayı sürdürmek istediği için olmalı, yıllar içinde, 1978’den sonra uzman olanlar için, çift uzmanlık seçeneği sürdürülmedi. 

 

Hekimler için hijyen ve koruyucu hekimlik eğitimi tıp eğitiminde başlangıçtan beri yer almışsa da, 1929 tarihli ilk Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’nde ilgili bir uzmanlık dalı olmadığı, ilk kez 1947 ve  1956 yılı uzmanlık tüzüklerinde Hijyen adı altında yer aldığını biliyoruz. Sonraları hijyen uzmanlığı tüzükten çıkarılmış, Hijyen ve Koruyucu Hekimlik olarak tekrar eklenmiştir. 1983 yılından beri bu kapsamda bir uzmanlık alanı bulunmamakta. Hekimler için halk sağlığı kursu ile uzmanlık eğitimleri, 1958 yılında Hıfzısıhha Okulunda başlatılmış, ancak uzun yıllar sürdürülememiş. Hıfzısıhha Okulu Müdürü olan Nusret Fişek, bu girişimi ile uzmanlık tüzüğünde Halk Sağlığı uzmanlığının resmi bir statü kazanmasını sağlamıştır. İlk yıllarda iki yıl olan uzmanlık eğitim süresi, günümüzde dört yıldır. 
 

1982 yılında Yüksek öğretim Kurulu tarafından hijyen ve koruyucu hekimlik kürsüleri ile birlikte Hacettepe’de Toplum Hekimliği Enstitüsü’nün kapatılması ile ilgili eğitim ve uygulamaların bütün fakültelerde artık Halk Sağlığı Anabilim Dalı tarafından yürütülmesi öngörüldüğünden, bu değişim Hacettepe’de geniş kadrolu topluma dayalı uygulamaların sürdürülmesinde her geçen yıl yaşanan sıkıntıları artırmıştır. Sağlık Bakanlığı işbirliğinde yürütülen uygulama bölgelerinde yapılan çalışmalara son verilmesi de, Hacettepe’de tıp öğrencileri ve halk sağlığı uzmanlık eğitimlerinin niteliğini etkilenmiştir.  Uzmanlık eğitiminde fakülteler arasında standardizasyon sağlamada yol gösterici düzenlemeler yapılması günümüzde de sürdürülmekte. Halk Sağlığı Uzmanlar Derneği bu çabada yer almakta, uzmanların görev tanımlarının geliştirilip yerleştirilmesi için çalışmaktadır (www.hasuder.org.tr

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Nusret Fişek, Üniversite’den Ayrılışı, Toplum Hekimleri ile, Ankara, 1983

MERAKLISI İÇİN NOT: Bu bölümde yer alan pek çok bilgi için yararlandığım başlıca üç kaynak, derinleşmeye yardımcı olabilir: HASUDER’in 2018 yılında yayımladığı “Tarihsel Açıdan Türkiye’de Halk Sağlığı” başlıklı kitap tümüyle değerlidir.  M. Çöl’ün kitap için derlediği Halk sağlığı anabilim dallarının tarihçesi /Mezuniyet öncesi halk sağlığı eğitimi bölümü ve B. Kılıç, C, Şahan, H. Bahadır’ın 2014 tarihli Dünya’da ve Türkiye’de Halk Sağlığı Uzmanlık eğitiminin tarihçesi, içeriği ve istihdam politikaları (Kılıç B, Şahan C, Bahadır H. Dünyada ve Türkiye'de Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitiminin Tarihçesi, İçeriği ve İstihdam Politikaları. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni. 2014; 13(6): 495 - 504.) derlemesi ve Hacettepe Üniversitesi’nde Halk Sağlığı eğitiminin gelişimi, dünü ve güncel durum 2021 tarihli, yaşanmış öykülerle renklendirilmiş “ Türkiye’de Çağdaş Halk Sağlığının Gelişme Sürecine Hacettepe Etkisi” başlıklı kitap. Bu kitapta yazarlar, Prof. Dr. Nazmi Bilir ve Prof. Dr. Zafer Öztek (www.hasuder.org.tr yayınları, https://www.halksagligiokulu.org/jm/ içinde) tarafından farklı kaynakları bir araya getirilerek, halk sağlığının tarihçesi içinde Hacettepe’nin son elli yıllık zamanı özetleniyor. Bu sürecin, en güzel on yedi yılını yakından paylaşmıştım ama sonraki zamanlarla ilgili gelişmeleri de bu sayede izleyebildim. Kitapta son söz bölümünü yazarlar “Hacettepe Türkiye’de halk sağlığı eğitimi ve uygulamalarının temel atma misyonunu üstlendi. Bu misyonu ilk 50 yıl içinde başarıyla yerine getirdi; ülkenin dört yanına tohumlar attı. Hacettepe’den yolu geçen birçok uzman gittikleri yörelerde filizlendi, yeşerdi, ağaç oldu. Şimdi, onlar kendi tohumlarını yayıyorlar” ifadesi ile halk sağlığı alanında kuruluş yıllarındaki altın olayların sürdürülememesinden duydukları üzüntüyü paylaşıyorlar. Bunda ülkenin genel durumunun, YÖK’ün ve halk sağlıkçıların kontrol edemeyeceği kadar çok sayıdaki etmenin rolü olduğunun farkındalar.   

İstanbul'da Halk Sağlığı

Evde olduğum bir hafta sonu, televizyonda, Prof. Olcay Neyzi’nin yer aldığı bir sağlık programı dikkatimi çekti. Olcay Hanım, çocuk sağlığı için koruyucu hekimliğin ne kadar önemli olduğunu, anne sağlığı ile birlikte ele alınması gerektiğini, bu çerçevede topluma hizmet sunmak için Belediye ile işbirliği içinde olduklarını anlatıyor, Belediye’den sağladıkları bir gezici muayene otobüsü ile bir ekip halinde neler yaptıklarına ilişkin görüntüler sunuyor ve yapmak istediklerini paylaşıyordu. 

Sefaköy’de Muhtar Resmiye Akdeniz’in ev ziyareti, 1988
bottom of page